11. BÖLÜM: FIRAT POLAT




Bomonti'de yaşadığım dönemde evim Taksim'e yakın olduğu için haftada en az 2-3 sefer İstiklal'e gider, hiçbi şey yapmasam bile kulaklığı takar turlardım. Yine böyle bi günde moralim aşırı bozuk ve kafam dalgındı. Meydan'dan Tünel'e doğru kulağımda kulaklıkla yürüyordum. Yürüdüğüm sırada gündüz arayıp ulaşamadığım Ömer Abi mesaj atmıştı, zona olduğunu ve epey rahatsız olduğundan bahsetti. Hastalığın çocukken suçiçeği geçirenlerde olduğunu söyledi. Laf lafı açtı, ölümden, hayattan konuştuk. Telefonu cebime koydum, müziğe kaptırmışım kendimi. Bir anda kolumdan birinin tutmasıyla çekildiğim yöne doğru savruldum. Adam bir şeyler söylemeye başladı, sonunu duydum,,, dikkat etsene, çarpacaktı. Kafamı çevirdim tramvay geçmiş. Tramvaya küfrettim, yavaşlamamıştı. Gerçi ben de bi kendimi sorguladım, tramvay yolundan yürümüşüm, hem de bayağı ortalayarak. Adama geveleyerek teşekkür edip uzaklaştım. İçimi bi korku kapladı, tramvayın çarpma ihtimalini ve sonrasını düşündüm, Ömer Abi'yle konuştuğumuzu düşündüm. Ölümden konuşurken az kalsın ölüyordum. İşin ilginç yanı birkaç sefer daha böyle ölümle yakınlaşmam olmuştu ama bu kadar yakın olduğumu düşündüğüm başka bir an hatırlamıyorum.
Ölmediğime seviniyorum.