Bana herkes diyor ki ne çok çay içiyorsun. Ben de diyorum içmeyip ne yapayım yani. İçmeyince daha mı iyi oluyor. Bir de kitap okuyorum. Bir skopici niye bu kadar okur. Kesin Da Baddest'ı çıkarıyordur. Ben olsam hemen böyle bir çıkarım yapardım. Bu çocuk amma kitap okuyor sakın Da Baddest'ı bu çıkarıyor olmasın. Ve bunu gidip yüzüme söylerdim. Çünkü ben her şeyi muhatabımın yüzüne söylerim. Ben derdim senin kadar çok kitap okuyan skopici görmedim derdim, Senin Da Baddest'ı çıkaran kişi olduğundan şüpheleniyorum derdim kendime. kendim de aha yakalandık diye düşünürdü içinden, Ama şimdiye kadar böyle bir şey olmadı, yani Da Baddest'ı çıkaran kişi olduğumu tahmin eden biri olmadı.
Şaban abi bir şey düşünmek istemediğim için fantastiğe sardım bu aralar dedi. Tolkien'in kitaplarını okuyor. Adam bildiğin din kurmuş dedi. Ben bir şey düşünmeyince sıkılıyorum. Yedi yaşındayken dayısı ona yılanı nasıl tutup etkisiz hale getireceğini öğretmiş. Şaban abiye yani. Askerde şöyle bir şey var. Diyelim ki komutan bana gelip bir tane vurdu. Ben de boksörüm mesela. Refleks icabı ben de ona vurdum diyelim. Bunun cezası yok. Boksta böyle bir konu var. Sanki ben istesen kitaplık'ta yazamazsın dedim.
Artık kimseyle görüşmek istemiyorum diyorum bazen içimden. Hiç kimseyle konuşmama gerek yok. Boş ver ne lüzumu var ki, en iyisi herkes kendi yoluna gitsin. Bana her şey rüya gibi geliyor. Sanki bir rüyadayım. Bunların hepsi bir rüya. Olması gereken de bu. Kimseyi affetmeyi düşünmüyorum. Böylesi daha iyi. En iyisi herkes birbiri hakkında nasıl işine geliyorsa öyle düşünsün. Bunun çok yerinde olacağına inanıyorum. İkinci dalga eko virüs şeklinde gelecek diyorlar. Doğru olan da bu zaten. Eko virüs olarak gelmesi. Bu şekilde gelmese bir şeyler eksik kalırdı. En iyisi kimse hiç bir şey söylemesin. Ben de sizin mutluluğunuzu kıskanmış olayım. Gelin burada anlaşalım. Siz de rahatlayın. Sizin mutluluğunuz beni mutsuz ediyor olsun. Böylesi benim için daha iyi. Hayatım sanki bir sinema filmi. Öyle hissediyorum. Kıraathaneye gidip biraz da orada düşünüyorum. Orda da aynı şeyi hissediyorum. orda da hayatım bir sinema filmi gibi.
Ömer abi çok konuşuyor. Ömer abiye bir soru sor otursun sana 10 saat açıklama yapsın. Abi dolar n'oldu haberin var mı dedim başladı anlatmaya, konu nedense 2006lara gitti bir anda, bir şey mi almış ney o zaman sövdü saydı yahu ne uzatıyorsun ,bir de açtı bulmaya çalıştı o zamanın kurlarını, 7 küsur olmuş de geç, ben de sanki dolarım varmış gibi millete soru soruyorum. Halbuki bana desen ki maaşın ne kadar onu bile bilmem. Eksik yatsa haberim olmayacak. Benim gibileri kandırmak kolay, ben mesela haklarımı hiç bilmiyorum. Hangi konuda ne hakkım var hiç bilmiyorum. Allah'a emanet bir hayatım var. Birisi beni çevirip kimliğimi sorsa direkt uzatıyorum, sen kimsin diye sormak aklıma bile gelmiyor. Halbuki bizim de ondan polis olduğuna dair kanıt isteme hakkımız varmış. Bunu duyduğum hâlde yine aklıma gelmiyor. Devletin beni istediği gibi ezmeye hakkı varmış gibi hissediyorum. Hiç bir şeye itiraz etmek aklıma gelmiyor. Çünkü itiraz etmeye hakkım var mı bilmiyorum. Şimdi mesela devlet istese beni tepe tepe kullanabilir mi. Bilmiyorum. Kendimi devletin insafına bıraktım resmen.
Bu Serkan niye meçe'den korkuyor acaba. fısıldayarak konuşuyor sesi gider diye. Geçen buna sen Türk müsün demiş. O da elhamdülillah müslümanım hocam demiş. Tuğrul'un aldığı sprite'ı kafasına dikip bitirdi. Bardak yok mu dedi, ben yok dedim. Ben tatil de yapmıyorum. İhtiyaç duymuyorum. Ben yorulmam çünkü. Meçe'nin elinde kocaman bir tümör görülür bazen. O ha dersin böyle tümör olur mu. Alıp bir poşetin içine koyarlar. Bu meçe'nin kestiği tümörün haddi hesabı yok. Tümöre bakmak zevklidir. Sadece bakmakla kalmayıp yanındakine de gösterirsin. Baksana hastadan çıkan tümöre diye, o da kalkıp bakar hemen. Hayatında hiç tümör görmemişler anlamaz bunu. Serkan bana, ayfon al abi diyor. Ulan neyle alayım. Telefonum bozulduydu. Onun ki 7esmiş bunu değiştireceğim diyor. Lan senin maaşın ne ki? Kesici aletlerle oynamayı seviyorum. benim ismimi aslında murat koyacaklarmış. Çocukken ben de keşke ismim murat olsaydı derdim. Çünkü Cüneyt Arkın filmlerinde genelde bu isimde olurdu. Ama ne zaman bu isme niyetlenseler bakmışlar ki kız oluyor. Yaşadığımız hayat bu gibi sürprizlerle dolu işte. Liseyi endüstri meslek lisesi Metal bölümünde okudum. Bizi pek yönlendiren kimse yoktu. Bir gün din dersine giren öğretmen seni ilk kez görüyorum, yeni mi geldin dedi. Dedim 4 senedir burada okuyorum. Allah Allah dedi. Çoğu böyle derdi. Beni ilk kez gördüklerini. Artık diyorum başka iş mi yapsam. Çünkü skopi alanında artık kendimi kanıtlanmış durumdayım. Artık işin şovundayım ben. Zirvede bıraksam diyorum. Sıkılınca elime bir bisturi alıp karton kutulara çizik atarım.
Beni hastanedekiler içinde koşarken bir tek Şaban abi gördü. Başka gören olmadı. Bunlar beni hep duruyorum zannediyor. Ama Şaban abi biliyor koştuğumu. Bir açıdan iyi de oldu beni atletizm sahasında koşarken görmesi. Ben onu görmemiştim seslendi bana, bir baktım Şaban abi. Kızını tenis kursuna getiriyormuş o da. Sana çok özendim dedi. İnsan koşarken, görülmek istiyor. Bu duyguyu bütün koşanlar bilir. Bunlara şimdi ben koşuyorum desem inanmazlar da. Ancak görürlerse ikna olurlar. O ha Mehmet koşuyor diye bir miktar şaşırırlar da. Ama görmeseler bile Şaban abi de şahitlik yapabilir, koşuyor diyebilir benim için laf arasında.
Beni en çok şaşırtan şeylerden biri de el gırgırıdır. Yıllardır şaşırırım bu basit alet bu pislikleri nasıl bu kadar iyi alıyor diye. Bir tek dönen fırçası var ortasında. Hatta şöyle söyleyeyim ben gırgıra şaşırmayan insanı insandan saymam.
Bildiğiniz gibi osuruğun önce sesi sonra kokusu gelir. Ses kokudan hızlıdır çünkü. Eğer osuruk ışın yayıyor olsaydı. Koku ışıktan epey bir sonra gelirdi bu sefer de. Çünkü ışık hızı aşılamıyor.
Rüyamda Sonny liston'ı gördüm. Oldukça iriydi ve korkutucu bakışlara sahipti. Aslında Liston'ı severim iyi olmaya çabalasa da talih ona bu şansı vermedi. herkesten gizlediği hüzünlü ve çocuksu bir tarafı vardır. Boks dünyası çok kirlidir. Daha kariyerinin başında mafya elini kolunu bağladı bu garibin. Çeşitli suçlardan hapse girip çıkmışlığı olduğu için hiç bir zaman kabul görmedi. Floyd Patterson'ı iki maçta da mahvetmesine rağmen kötü adam olarak anılmaya devam etti. Hep söylerim Kennedy büyük bir nezaketsizlik gösterdi, bunu Kennedy'nin yüzüne de söyledim, kardeşim bu adam Amerikalı değil mi, buna niye eşek başı gibi davranıyorsun diye, anlamazlıktan geldi.
Lutherciler de zaten siyahların iyi bir imaj çizmesiyle kafayı üşüttüklerinden şampiyon olmasına rağmen yüz çevirdiler Liston'a. Bundan 7 trilyon yıl önce dünya bomboşken önce ilk hücre sonra da bu hücreden ilk insan meydana geldi. Orijinal insan. Ve bu insan siyahtı. Ve tanrıydı. Evet tanrı siyahidir sevgili dostlarım. Floyd'a gelince hayatımda onun kadar çok özür dileyen bir başka ağır siklet şampiyonu görmedim. Her kaybedişinde beni arayıp özür dilerdi benden. ulan benden niye özür diliyorsun ki. Sonny'yle hayatımda bazı paralellikler görüyorum. Canım sıkıldıkça night train müziği eşliğinde onun antremanlarını izlerim. Endüstri meslek lisesinde ikinci sınıftayken boksa başladım. Çok kuvvetli bir solum vardı. 54 kiloydum o zamanlar çok zayıftım ama 70 kilonun yumruğunu vuruyordum. Bana göre beyazlara yaranmaya çalışan bir siyah aslında beyazdır. Kenan evrenin korumalığını yaptım. beni defalarca zehirlemeye kalktılar ama ölmedim. Bunu peygamber soyundan gelmeme bağlıyorum. Üniversite birinci sınıftayken linda'yla tanıştım. Bana kamasutra'nın bütün inceliklerini öğretti. Şiire başlamam bütün bunlardan sonradır. Bu arada ben Hasan Heybetli'nin yeğeniyim.