Hastanedeyim. Sosyal mesafeye dikkat ediyorum. maske kulağımı ağrıtıyor. normalleşme başladı. hiç özlememiştim kalabalığı. Mustafa ortada yok, tibia imn(çivi) var listede, mehmet Ali askere gittiğinde belki dönmez diye ummuştum ama döndü 1 ay sonra, covid patlayınca belki ölür dedim ölmedi.

Kahvehaneler açıldı. Kendi aralarında dedikodu yapıyorlar. Elimdeki kitabı bırakıp onları dinler gibi yapıyorum. Başka bir şey düşünüyorum halbuki. Hemen her zaman başka bir şey düşünürüm, onları dinlerken bile. Annem mesaj atmış. Telefonda konuşurken de başka bir şey düşünüyor oluyorum. Sesim kesilir bir an, karşı taraf n'oldu gibi bir şey söyler, sessizliğimi dinlemediğime yorarak. Çünkü dinlerken hımm hımm falan demen lazım normalde. Onu söylemeyi kesince karşı taraf bir şey mi oldu der. Yoo dinliyorum derim. O da anlatmaya devam eder. Ben de hımm derim.

Herkes çok şımardı. Birisi bana küstüğünde bütün kabahat bende oluyor genelde. Hepsi değilse de yüzde doksanı. Ben de kanıksadım artık. Biri mi küstü, tamam diyorum hata bende. Sifumu özledim. Ne güzel oyun oynuyor herkes telefondan. Sağa messiyi, sola Ronaldo'yu koyuyorlar. Ben hiç oyun oynamıyorum. Ne telefonda ne bilgisayarda oyun oynadığım var. Kitap okuyorum ben. Onlar kitap okumuyor, okumalarına da gerek yok zaten, sanki da baddest'ı mı çıkarıyorlar niye okusunlar. Hayatımda atari oynamadım. Bu gerçeği benimle alay ederler diye saklıyorum. Counter diyorlar, counter benim hayat felsefemdi diyorum

Mesela temizlik videoları. Şimdi biz senin ev temizlemeni neden seyredelim ki. ama izleniyor keke. 8-9bin abonesi var hepsinin. Ben de izliyorum. Dikkat ettiyseniz bazı insanların yanağında et beni vardır. Kalça yuvarlaklaştırma videoları var. Doğru plank hareketi nasıl yapılır. Çok konuşuyorlar ya. Hemşireler. Biri kek getirmiş. Çocuğuna LoL bebek mi ne almış 650 liraya, çok pahalı dedi, kalp gözünü izlemeye başladım ben de. Kanal7 deki eski bölümlerini. Ne güzel herkes belasını buluyor. Mesela bir hamal var. Bunu dolandıran adamı filmin sonunda karısı öldürüyor, onun karaciğerini bunun hasta avradına naklediyorlar. Burada sıkıntı böyle şeylerin sadece kalp gözü dizisinde olması. Gerçekte herkesin ettiği yanına kalıyor.

Annem oğlum ağzından çıkan laflara dikkat et diyor. Sami geldi vedalaşmak için, sinopa çıkmış tayini. Helallik diledi. Demek ki böyle oluyormuş. Niye hep bana küsüyorlar. Gidin biraz da başkasına küsün. Nal çivisinin kilosu olmuş 120 lira. Bir de engelliyorlar. Ulan ben zaten bir tek kendi twitlerimi okuyorum. Yok ben bundan şiir istemişim de, vermedi diye telefonunu alıp saklamışım. Bir öteki beni kıskanıyorsun dedi. Neyini kıskanacaksam. Şiirini paylaşmayı geciktirmişim bilerek. Kalp gözünde olsa bunların hepsi çarpılmıştı, senden benden mutlular. Annem de tutmuş oğlum ağzından çıkan laflara dikkat et diyor.

Halbuki kalp gözü dizisinde yaşamıyoruz. Burada herkes her istediğini söyleyebilir birbirine ve sonucunda başına olmadık işler gelerek sözlerinin acı bedelini ödemez. Kalp gözünde bir kızla bacağı topal diye alay eden adamın evladı bacağı sakat olarak doğar. Burada da insanların evlatları sakat doğuyor ama zamanında bir genç kızın onurunu zedelediler diye değil. Burada olup bitenlerin mantığını henüz çözemedik. Ney neden geliyor başımıza bunun matematiğini net bir şekilde ortaya koyabilen çıkmadı. Bir şeyler oluyor biz de diyoruz ki vay anasını demek ki böyle oluyormuş.

Sami helallik diledi. Bilhassa sen helal et hakkını dedi. Bir gün askerdeyim. İctimam var. Sayıyorum sayıyorum bir kişi eksik çıkıyor. Erzurumlu İbrahim vardı. Uzman çavuş geldi ya n'oldu bir içtima yapamadınız dedi. Komutanım bir kişi eksik dedim. Nasıl eksik ya, bilmem ne, afra tafra yaptı. Bu İbrahim'in postalığını yaptığı bir albay vardı. Dedim gidin onun odasına bakın. Meğerse bu mal orada temizlik yaptıktan sonra koltukta uyuya kalmış. Nasıl sinir oldum. Geldi özür dilerim çavuşum vs dedi. Ben buna bir tane çaktım, kafası bir gitti geldi, ağladı falan. Onun yüzünden, uzman çavuş neredeyse hakkımda tutanak tutacaktı. Neyse, sonra pişman oldum. Keşke vurmasaydım dedim. Gittim helallik diledim. Böyle oluyor. Bir Ağa'nın koyunları varmış. Bu koyunların içindeki bir koç  gelene geçene boynuzuyla vururmuş. Bir gün Hızır gelmiş, bu Koç'un kulağına öyle ahmetle, mehmetle uğraşma bu dünyada ölüm var demiş. Koçu almış bir düşünce. Yemeden içmeden kesilmiş. Ağa görmüş n'oldu buna, duran taşlara sıçrardı, neden böyle mahzunlaştı demiş. Çoban demiş valla ağam ben de anlamadım, geçen bir ihtiyar eğilip kulağına bir şeyler söyledi, ondan beri ne yemek yedi, ne su içti, ne de boynuzuyla birini kaktırdı.

Bir keresinde rüyamda gördüm ki meğerse ben savaş kahramanıymışım. Yusuf Miroğlu gibi bir şey olmuşum. Herkes de beni çok seviyordu. Rüyamın içinde bunu gerçek sanıp bir seviniyordum, vay be bunu böyle yapmakla ne iyi etmişim, cesaretimi ortaya koyarak kendime yakışanı yapmışım aferin bana, diyordum kendime. insan bir defa kahraman olunca ondan sonra hep kahraman olurmuş, rüyamdan aldığım hissiyat bu yöndeydi. Bundan sonra rahatım diyordum. Artık kahramanım, hak ettim tabii bunu. Uyanınca üzüldüm.  Bir gün salih Avcı antrenmana geldi. İstanbul'a gelmiş, bir uğrayayım demiş. Deri pantolon giymişti. Biz de şaşırmıştık deri pantolon giymesine. Bakmayın çok rahat bu demişti. Demek ki insanlar deri pantolonu rahat diye giyiyorlar. Filler sürekli yemek yemek zorunda. Belki siz de görmüş, ulan bu hayvan ne kadar düşkün boğazına sürekli tıkınıyor demişsinizdir,  belki de bu gövdeyle bu kadar yemesi normal canım ben de 4 ton gelsem ben de yerdim diye düşünmüşsünüzdür, esasta filin problemli bir sindirim sistemi var, midesi doğru dürüst bir şey sindiremez, nerdeyse olduğu gibi geri çıkarır yediklerini.  O yüzden sürekli yiyecek arar, onun dışkısından nasiplenen hayvanların haddi hesabı yoktur, ne güzel beleş yemek, o yüzden bütün o babun deve kuşu vs hep filin ardında gezer.

Ceza'yla sagopa'yı barıştırsam sonrasında ikisi birden bana küsermiş gibi geliyor. Ben de derim ki ulan yine ben kötü oldum. Emin Boztepe ağır bir ameliyat geçirmiş. Sifum çok kişinin ahını aldı diyor. Sifum da kalp gözünde yaşıyoruz zannediyor. Halbuki yoğun bakım servisleri dolup taşıyor. Şimdi bunların hepsi birilerinin ahını mı aldı. Başına bir iş gelmesi için ah almana lüzum yok. İstesem kimsenin bir şey anlamayacağı şiirleri herkesten iyi yazarım ama herkesin anlayacağı şiirleri herkesten iyi yazmayı daha çok seviyorum hahah. Burada bazı personellerin esasta hali vakti yerinde. Hepsinin tarlası bağı bahçesi var ama gelip burada asgari ücretle temizlikçilik yapıyorlar. Mesela ilkerin 4 tane evi varmış. İstesem 80 bin liralık arabaya binerim diyor ama 20 binlik yetiyor, neden fazla para vereyim. Geçen bana geldi, en iyisi senin işin dedi. İşim bitince çekip gidiyormuşum sanki kendi taş taşıyor, sanki ben diyorum zengin zengin gel burada hizmetli ol diye. Ben burada hayatımı riske atmışım. yaşamayı göze almışım ben burada, gerçekçi olup imkansızı istemişim, şuna bak sakallarım beyaz dolu. Orhan Kemal'in romanında adam diyor ki, bu Allah da mı onlardan taraf.