Şiir eleştirisi yapmak çok kolay ve de prestijli. O yüzden bu aralar buna bir merak sarma durumu oluştu. Kolay derken dalga geçiyorum elbette. Bir kitabı okuyup ne anladığına dair tek bir cümle kurmak bile çoğu zaman zordur esasta. Çünkü kurduğun cümlenin kurduğuna değmesi gerekir. Yani onu okuyan biri hah diyebilmeli, demek ki buymuş, demek bu kitap böyle bir kitapmış. Okumadığın bir kitap hakkında iyi bir eleştiri yazısı okuyup fikir edinebilirsin, sonra o eleştiri seni o kitabı okumaya teşvik edebilir falan gerçekten anlatıldığı gibi miymiş diye bakarsın. Ya da okuduğun bir kitaptır, eleştiriyi yazan kişi onu öyle bir ele alır ki kitapla ilgili kafandaki bazı şeyler yerli yerine oturur. Bugün yapılanlarsa maalesef laf salatasından öteye geçmeyen şeyler. Bu gibi eleştirileri insan kitabı okumadan dahi yapabilir. Hepsi birbirine benziyor eleştirilerin, ulan bu kitapların hepsi aynı şeyi mi anlatıyor diyorsun. bildiğimiz genel geçer laflarla dolular, üstelik sıkıcılar ve nerdeyse bitmeyecek galiba dedirtecek kadar uzunlar. Genelde kabiliyet azaldıkça yazının uzunluğu artar. Mesela Cemil Meriç genellikle öyle uzun uzun şeyler yazmıyor. Ama okudun mu bir şey öğreniyorsun. Ne anlattığını bilen biriyle karşı karşıya olduğunu hissediyorsun. Bahsettiğim tarzda eleştirileri okuyanların dişe dokunur bir şeyle karşılaşması ise çok zor. Bunları okuyacağınıza bahis edilen kitabı alıp kendiniz okumanız daha iyi hahha, hiç olmazsa kafanızı saçma sapan şeylerle bulandırmamış olursunuz. Demek ki lafı uzatmak marifet değilmiş. Ben de genelde kısa keserim. Çünkü lafın tamamı eşeğe anlatılır. eşekleri severim sevmesine ama onlara bir şey anlatmak aklımdan geçmez.