Bu sayının kekeleri:
ADA PANCAR-SİNAN ÖZDEMİR
İSMAİL ASLAN-MEHMET DAVUT ÖZDAL

mehmetdavutozdal: "Göksel Yamansı nın yazdıkları şiir mi? Edep dışı. Bunları dergide yayınlamıyorsun herhalde"
Böyle bir eleştiri geldi

Sinan Özdemir: Bazen bazı şeyler bana da öyle geliyor :)
Yamansı'nın şiirini hatırlayamadım

mehmetdavutozdal: Bu sayıdaki şiiri. Karımı sikin diyor şiirde

Sinan Özdemir: Yani öyle algılayan olursa hoş gör bence :(
Cesur cüretkar diyelim :)): Yani bu uzun konu aslında Avadit'i ilk okuduğumda şöyle bir tivit attım
Amcık yazınca yazdığınız şiir olmuyor
Hem demode bile oldu bu dedim

mehmetdavutozdal: Aynen başlı başına bir yazı gerekir. İlk bakışta edep dışı. Öyle olmadığını izah etmek zor.

Sinan Özdemir: Edep de tabi tartışmalı konu
Ben daha çok uçlarda bir şey yazmanın şiir olmaya yetmediğinin anlaşılması noktasındayım
Am göt hepsi her şey gibi içerik malzemesi
İlk elden tek değeri bu

mehmetdavutozdal: Dediğini anladım. Yamansı'nın şiirinde farklı bir şey var. Yani sırf cüretkar olmak için yazılmış bir şey değil.
Güzel şiir bence
Edep dışı değil derken edep anlayışını esnetmiyorum bu arada. Bir insanın "karımı sikin" demesi elbette edep dışıdır normalde.

Ada Pancar: arkadaşlar ben de edep dışı şeyler yazabilirim, lütfen mahalle baskısı kurmayalım. Edep dışı evet, ama edebiyat dışı olduğu anlamına gelmez ki

Sinan Özdemir: Hayda ve haha, ben şiirlerimde bayram namazını anlatmıyorum, kaldı ki uzun yıllardır bu bir farklılık şu bu da değil herkes her şeyi yazıyor
 
Ada Pancar: evet evet haklısın, genel söyledim ama ben edep dışını farklı olmak için değil de biraz insanları uyandırsın diye yazıyorum yoksa uyuyor millet şiir okurken uyuya kalıyor ben çok gördüm, varlık dergisini okurken, gözleri kayıyor
dayanamıyor

Sinan Özdemir: Bu da ayrı bir tartışma konusu :) bugünün kılı benim
ama ben bizim şiirleri diyorum. Herkes çok serbest zaten

Ada Pancar: evet evet ya, sana bir şey söylemiyorum... genel
hem bizim hem de herkes için

mehmetdavutozdal: Ya birisi düpedüz gavatlık şiiri yazsa ben onu da yayınlarım:)

Ada Pancar: eyvallah memo, sende sınır yok galiba
iyi bence

mehmetdavutozdal: Ben ahlakçıyımdır aslında.:) Ama şiirde olay farklı, nasıl yazdığına bağlı olarak değişen bir şey. şu konu olursa kesinlikle yayınlamam diyeceğim bir şey yok. Şiirin kalitesine bakarım. Ben mesela İslamcıların şiirlerini genelde beğenmiyorum ama İslamcı oldukları için değil iyi şiir yazmadıkları için.

Ada Pancar: benim de durum benzer, temelde tutucuyumdur belli bir oranda ama şiir yazarken nerdeyse hiçbir kural tanımıyorum. Ama tutucu olmam da kendimi parçalanmadan bir arada tutayım diye. Hem şiirde hem gerçekte sınır tanımamak ağır gelir.

Sinan Özdemir: Ben tanrıyı bile tanımam

Ada Pancar: onu zaten tanımıyorum

Sinan Özdemir: Mehmet 90larda bir kitap çıkmıştı
Kaynak yayınları
Doğu Perinçek'in
Türk şiirinde tanrıya kafa tutanlar
Adı bu
Süper Di mi :))

Ada Pancar: oha süpermiş

Sinan Özdemir: :)) evet

Ada Pancar: bence bir şair kendini sandığından bir seviye altta gerçekte, kendini ortalama bir şair zannediyorsa kötü, iyi bir şair zannediyorsa, ortalama, çok iyi bir şair zannediyorsa iyi, dünyanın en iyi şairi zannediyorsa çok iyi bir şair

mehmetdavutozdal: Annem de kızdı ya gökselin şiiri için bana

Ada Pancar: hadi ya :D
ben okudum şimdi şiiri, iyi bence
ben bu olaylarda şuna çok şaşırıyorum. Örneğin biri "seni öldürürüm" yazsa şiirde kimsenin tepkisini çekmez ama karımı sikin seni sikerim beni sikti, onu siktim vs. yazsan insanlar bir geriliyor. Halbuki öldürmek daha ciddi ama insanlar öldürmek kelimesini ciddiye almıyor, sikmek kelimesini ise ciddiye alıyorlar...

mehmetdavutozdal: Hem o hem de toplumsal açıdan çok ters bir şey.

Ada Pancar: ya mesela "türkiyeye atom bombası atmak hayat amacım" desen çok çocukça bir dize olur okuyup geçerler. Ama "en iyi arkadaşımın karısını hamile bıraktım" desen bir gerginlikler vs. Sizin bile kulağınıza daha kötü gelmiştir. Halbuki atom bombası nerde... o nerde...

mehmetdavutozdal: Anneme şiir o ya gerçek değil dedim:). olum biri görse ne düşünür senin hakkında, ben yazmadım diye belirt diyor hahahah. Canım ya.

***********************************
 

Sinan Özdemir: Emre varışlı'nın ölüm ve piyasa'sını okudum. Çok beğendim. Kendi'nin ve şiirin ortasından yazan şairleri başka bir kategoriye koyup oradan seviyorum :) güncel şiiri kendi imgesiyle, mizacıyla, öznesiyle birleştirmiş.

**********************

Ada Pancar: ülkeler kukuletalarından
karanlık paragnomi eşiklerinden
pasta sarpa sarınca püsküllü çikolata
kancık lefkoşa kadını
güzel karnaval keçi büstü

Ada Pancar: böyle bir oyun var da
en anlamsız şiiri yazma oyunu
en anlamsız şiiri yazan kazanıyor

Sinan Özdemir: Haha
Ada millet bundan yazmak için kıçını yırtıyor

mehmetdavutozdal: Benim yeğen (yaş 7) bazen annesinin telefonuyla bana mesaj atıyor. Otomatik yazmayı kullanıp abuk subuk şeyler yazıyor. Şiir yazıyor zannedersin. Belki bu tekniği kullanarak şiir yazan vardır. Şaşırıyordum bu cocuk bunları nasıl yazıyor diye şiirle ilgileniyor zannedersin. Annesine sordum sonra:).

Bak mesela bunu atmış en son:
Yani 15 temmuzla bu hafta sıra sizde uyarın çok teşekkür ederim Habibe Tokgöz çok güzel olmuş ellerine emeklerine sağlık çok güzel olmuş ellerine emeğine sağlık dedim yollarken bir tane boyama oyunu oyna bedava indir için çok önemli bir yer misin içine bir tane boyama oyunları ve en sonunda bu hafta yine için çok teşekkür ediyorum dedi annen evde misin eve gelen oldu bizim için önemli bir tane alıp gönderiniz bu güzel olmuş

Sinan Özdemir: Hahaha
Millet böyle yazıyor işte

Ada Pancar: aynen aynen, ben arada kötü şiir yazabiliyor muyum diye denemek için yazıyorum
bu varlık'ta vs. ya da diğer dergilerde yayımlanan şiirler hep bu ayarda, bir de herkes birbirinden gaza gelip ısrarla yazıyor böyle
furya gibi

Ada Pancar: kendiliğinden geçinen bir park patlaması
ışıkların sevinç modellemeleri
paslı gülüşüm düşer aynanın dibine
kaldır saplanan göğü
parsellenen ülkelerden
göğe...
attır
durmaksızın....

Ada Pancar: bunun son kısmı ilginç oldu ama :D

Ada Pancar: rakımlardan ve buzullardan söz et bana
parlayan şeker kamışlarından
güneşin boy verdiği ufukta
sallama çaylardan bahset
ağaca tırmanan elektrik süpürgesinden
sahipsiz paçalı donlardan
ve en önemlisi aşktan söz et
sağ duyu sektiren gönlümde
aşktan parlayan saçların
sabıkalı
rakım buzlu olsun..

Ada Pancar: kedi şakaklarında aslen duran
kır pidesi gibi ucuz
sallama sorular gibi kolay
paslı demir bilyeler ağzımda
yutturmaya çalışma bana
temiz pak giyin ve gel sandığın sırrına...

Ada Pancar: bundan sonra tarzım bu

mehmetdavutozdal: Sizce davut nasıl bir isim?
Geçen bir arkadaşım çok oturaklı çok sağlam falan dedi

Ada Pancar: davulu andırıyor

mehmetdavutozdal: Yıllar önce bir şiirimi Mehmet davul diye basmışlardı.
heveste :)

Ada Pancar: parmesan rezilliğinden sonra
açtım ışıktan boncukları
karamele tünedi bok kuşu
sahada 5 attığına, cennete 10 dedi
Ve küstü parmaklıklara, gülüşten ücra
Davut dedi, sanrıların ancak Allah katında şarapla karışır. Burda sadece şükür... Yehuda...

Ada Pancar: Sen bir yazında sekizde bir kürtüm ama bunu ön plana çıkarmıyorum demiştin
Şimdi hatırladım

mehmetdavutozdal: Evet:)

Ada Pancar: Sinan heyecanla bekliyorum kötü ve anlamsız şiirini

Sinan Özdemir: Bakalım olmuş mu:
Derin boncuk dışta büke
İçimin sicim kaydı cam susamlara batık
Karamelize dilimde kan uyuşukluğu
Cennetten kuş öksürüyor ağzıma

Ada Pancar: bence güzel (kötü şiir olarak)

mehmetdavutozdal: Ah tam buramda bir cemiyet
İki yüzlü ve çekimser
Banka senetlerine kaldı Olimpos
Bu zorda kalan son tantunimdi

Sinan Özdemir: Harika

Ada Pancar: son feci bisiklet ya da büyük ev ablukada şarkı sözü gibi olmuş
final güzel ama.

Şimdi de şiirlerimizi yorumlayalım. Şair ilk dizede cemiyet derken geçim sıkıntısı yaşayan orta sınıfı kastediyor. Yaz aylarında genelde Olimpos'a tatile giden bu cemiyet tatil için genelde kredi çeker. Banka senetleri buna gönderme yapıyor. Ancak bu orta sınıf beyaz yakalı lirik özne, iş hayatının koşuşturmacası arasında bir tantuni yemeye zar zor vakit buluyor ve tantunileri hep zorda kalıyor.

Sinan Özdemir: Senin final de güzel Ada

Ada Pancar: hangisi

Sinan Özdemir: Yorumun
Ve tantunileri hep zorda kalıyor

Ada Pancar: sağ ol :) Senin kötü şiirini yorumlamak daha zor ama. Biraz düşünmem lazım:
Şair ilk dizede iç ve dış dünyasının birbirine geçtiğinden, bir çelişki oluşturduğundan ve ruhunun bedeni içinde derin bir boncuk gibi kaldığından bahsetmiş. Daha sonra iç dünyasının parçalanmışlığından ve adeta susam çölüne battığından bahsediyor. Şair bedenine yabancılaşmaya devam ediyor ve bu sefer ağzını onu rahatsız eden ayrı bir tat olarak alıyor. Burada Deleuzyan bir bağımsız organ yaklaşımı da gözlemlenebilir. Son dizede yabancılaşılan organ cennetten bir umut yakalıyor ve cennet kuşunun ona iş attığını belirtiyor

Ada Pancar: İnsanın götünden uydurduğu şiirin derin bir yorumu olabilmesi çok ilginç geliyor bana. Sanat beğenisinin zeminsizliğini gösteriyor. Kelimeleri rastgele bir araya getirip bir şiir yazıp sonra o şiir hakkında varoluşsal bir felsefe kitabı yazabilirim gibi geliyor

************************

İsmail aslan: 11 yaşında okulu bıraktım, 1 sene okula gitmedim. Çocukluk depresyonu geçirdim. O güne kadar mutluluğun ne olduğunu bilmiyordum. O günden sonra hiç mutlu olmadım. Her gün ikindi namazını Urfa Hızanoğlu camisinde kılardım. Sadece ikindi namazlarını camide kılardım. Amenerrasuluyu okuyup duruyordum. Çocukluk psikozundan sıyrılmam çok kolay olmamıştı. Sonraki sene okula başladım.

İnsan eksik'le mümkün olduğunu kavramayınca psikoz gelişiyor.
Yas neden komplike olur
Çünkü eksiği kavrayamamış ve üzerinde çalışmamış bir bünye kayba rıza gösteremiyor
Yas dediğim ölüm değil sadece
Kayıp birinin ölümüyle açıklanamaz yalnızca
Bazen evimizi farklı bir renge boyayınca da yas süreci işleyebilir
Bu çok kısa sürse de yas vardır
Yas yaşamın temelidir
Çocukluk yaşantısı kayıplardan ibarettir
Bütün çocukluk yaşantısı travmalardan ibarettir
Kayıptan
Rahimden kopuş
Memeden kopuş
Bebeklikten
Çocukluktan
Yas yaşamın temelidir bu yüzden
Bütün derin işleyen, ilerleyen depresyonlarda yası buldum ben
20 yıl evvelki kayba rıza gösterilmemiş ve üzerinden çalışılmamış misal
20 yıl sonra şiddetli ve derin bir depresyonla geri geliyor
Bir yerden acı bir şekilde sızıyor
Acı hiçbir şekilde kayba uğramıyor
Bir şekilde geri dönüyor
Kaybından bahsederken hala "O mercimek çorbasını SEVER." cümlesini kurabiliyor hasta. Yani hala yaşıyor bilinciyle kuruyor cümlelerini.
Bu kayıp seneler evvelin kaybı.
Komplike yas biraz da bu
Bunu kastrasyonla  açıklıyoruz tabi
Bundan sebep kadınlarda yas sürecinin daha kısa olduğu söylenir
Ben terapi sürecinde tezat bir bilgiye ulaştım
Kadınlarda yas sürecinin daha şiddetli ve komplike bir prosese temayül gösterdiğini deneyimledim
Belki de erkek hastaların danışmaya gelmemelerinden kaynaklı da olabilir bu
Hiç olmamış bir şeyin kaybına dönük varsayımsal endişenin şiddeti malumunuz.
Ne zamanki ölülerimizi öldürürüz, o zaman rahat bir nefes alırız
Yasta kişi, ölünün mezarına saçını, tırnağını bırakırken; melankolide kişi mezara girer.
Yas ve Melankoli'yi birbirinden ayıran birçok veri var tabi
Melankoli dediğimiz de komplike yas dediğimiz şeydir zaten
Freud "Yasta dünya yoksullaşır ve boşalır; melankolide ise benliğin kendisi." der Yas ve Melankoli makalesinde.
Melankolik birey öyle bir noktaya varır ki somut bir kayba dahi ihtiyaç duymaz artık. Yasta "Babam öldü." dersiniz ama Melankolide ölmüş olan ya da kayba uğrayan artık silikleşmiştir. Melankolik birey somut bir kayba ihtiyacı olmayandır artık.
İnsanın sürekli bir özlem içerisinde oluşuna şahit olmuş musunuzdur bilmiyorum.
Bu, bir nesne kaybının temsiline duyulan özlemdir aslında.
Ara ara şiddetli bir özlem içerisinde olduğunuzu duyumsarsınız
Neyi özlemiş olduğunuza baktığımızda bir nesneye varırız.
Bu kayıp bir nesnedir
Bulunamayacak bir nesne
Freud; Siz ızdırap çeken bir nevrotikken, şimdi sıradan bir mutsuz oldunuz. diyordu.
Rabbim cümlemizi "Sıradan bir mutsuz olmak"tan öteye götürmesin.