Beğenin ya da beğenmeyin, kendi bildiğim yoldan gidiyorum. Çıkardığım 3 dergiyle, şiir dergiciliğinin çizgisini değiştirdim. Sadece 2 yılda. Teoman'ın bir şarkısı vardı, senden önce senden sonra diye. Ben onu benden önce benden sonra diye okuyorum, hahah.
Bu her zaman böyle oldu. Önce nevrotik sampling diye dalga geçtiler sonra benim gibi videolar çekmeye başladılar. Önce kitabımla dalga geçtiler sonra Mehmet molla'ya benzer şekilde, kendilerine taktıkları isimleri ve yahut orijinal isimlerinin farklı kullanımlarını kitaplarına isim yaptılar. Öncü vasfım her zaman cesur atılımların belirleyicisi oldu.
Bir çok kişinin canını yaktım ama bazı isimler var, onlara dokunmadım bile. Peki onların dertleri neydi de bana böyle zıt gittiler. İnstagramda İki tane fazla takipçisi olan kendini kral zannediyor. Arkamdan söyledikleri laflar yankı yaparak, benim kulağıma gelmiyor zannediyorlar. Bilesiniz ki insan aldanmıştır. Gıybet kötü bir şeydir, tek bir cümle kurarım ve façanız ömrünüz boyu çizik kalır. İyisi mi fersahlarca ötemdeyken dahi, benden bahsederken şahsıma gereken hürmeti göstermeyi ihmal etmeyin.
Demir tavında dövülür, yani ne demek bu. Biliyorsunuz ben bıçakçılık da yaptım. Demiri ateşte ısıtırsın. Yaklaşık bir 800-850 dereceye gelince dövülme kıvamına gelir. Gecikirsen demir erir, bir anda bir bakmışsın, bin üç yüz dereceye çıkmış ateş. Acemilikte fark edemeyebilirsin. Zamanında biz de bu şekilde bir çok demiri heder ettik. Dediğim gibi, belirli bir sıcaklıkta dövmek lazım. Onu da ancak demirin Aldığı renkten anlayabilirsin. İşte o haline tav denilir. O zaman döveceksin demiri. Fakat bu an kısa sürer. 30-40 saniye içinde soğur. Yani demire şekil vermek, bir anlamda zamanla yarışmak gibidir. Tıpkı dergi çıkarmak gibi.