"biraz da sen anlat ciğerim"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Bitmesi gereken biter başlar başlaması gereken
Her şeyin zamanı var hiç bir şey yoktur geciken
Bana biraz dur bekle dedin, dedim duramam abi içimde kurt var
Bebekler için ana kucağı düşkünler için yurt var
Düşündüm önümde yaşanabilecek olasılıkları evlerden ırak
Dedim Memo daha olmamış şeyler için kaygılanmayı bırak
Maç bitip Gong çalınca iki boksör de ben kazandım diye elini kaldırır
Telefonunu kaybedenler başka telefondan kendini çaldırır
İtaat etmeyi kolaylaştırıyor diş macunundaki florür
Kedinin gözleri karanlıktayken de mükemmel görür
Ağır şeyler kaldırmanın sonucu kayar omurganın diski
Görme özürlülerin %1dir kansere yakalanma riski
konudan konuya atlar en son başka yöne kırarım direksiyonu
John woo filmleri gibi bir dakika düşürmem aksiyonu
Sorulardan hoşlanmıyorsun biliyorum istiyorsun hasbihal
O zaman biraz da sen anlat ciğerim ben bakarken aval aval
İZMİRLİ AHMET :
1955 yılında doğmuşum İzmir'in Güzelyalı semtinde
Kokaryalı ismi, Güzelyalı olmuş cumhuriyet devrinde
Müdafaa-i Hukuk ilkokulunda okudum, savunma severim
Beni kolay lokma sananlara bu kürsüden teessüf ederim
Yumuşak başlı isem de kim dedi uysal koyunum, haha
Asil duygulara ihanet ettiğim bir an bile olmadı daha
11 yaşında yatılı oldum, öğrendim kendimi korumayı
Köprüyü geçinceye kadar asla demem ben ayıya dayı
Hâlâ bilmem nasıl oldu da ilkokulda edebiyatı keşfettim
6 yaşında misafirlere okumak için Sessiz Gemi'yi seçtim
İlkokul 1'de beni Okuma Kralı seçti Kıymet İlter öğretmen
Hayat Ansiklopedisi olmuştu ders aldığım ilk özel eğitmen
Bir gün öylesine bir kağıda "Oğlunuzu kaçıracağız" yazdım
O kağıdı neden gidip komşu kapısına attım hâlâ anlamadım
İmza da kafatasıydı, Red Kit'ten ilhamla Oklahoma Çetesi
Sonra unuttum gitti, aklıma gelmedi şakanın kötü neticesi
Ciddiye aldı büyükler, sabaha kadar sokakta nöbet tutuldu
Neredeyse polise gideceklerdi, mahallede heyet kuruldu
Annem anlamış benim yaptığımı çünkü mürekkep yeşildi
Annemin bildiği tek yeşil mürekkepli kalem babamınkiydi
4 gün sokağa çıkamamıştım utancımdan korkumdan
Komşular gelip çıkarmıştı beni koltuğun arkasından
Böyle böyle büyüdük be Jüpiterli
Anlattım işte, şimdilik bu yeterli
"Görmediğin mezar kalmadı, kimler var başka daha"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Ben işin içinden geliyorum senin bütün şiir bilgin formal
Benim bulunduğum ortamda maalesef ezilmen normal
İyi dostluklar kurdum kader böyleymiş bazısı yürümedi
Yediklerinden dolayı Turgut Özal'ın cesedi çürümedi
Her çiçekten bal alırım budur en büyük gücüm
söylemeye tenezzül etmediklerimin ardında yatar öcüm
Yaşadıklarım ve kişiliğim beni sağlam bir kalıba soktu
Memo kurşunları havada durdururken Matrixteki neo ortada yoktu
Çok çabuk yumuşuyorum ama kibre karşı kinciyim
Gözümden hiç bir şey kaçmaz bilirsin röntgenciyim
Benim kılıcımın kını yok kaşınan gelip saplanır
Kıvrık uclu bıçağın yarası kapanmaz üstelik iltihaplanır
Ya izmirli geziyorsun yine bakalım Cenevre menevre haha
Görmediğin mezar kalmadı, kimler var başka daha
İZMİRLİ AHMET :
Cenevre değil o bir kere, Zürich'te Joyce'un mezarı
Pound'u taklit için gittim ben, karıştırdın dosyaları
Severim yazar mezarlarını ziyaret etmeyi
Gittiğim yerde edebiyatın izini sürmeyi
Mount Auburn'de Robert Creely'e gittik Efe'yle
Güzel bir şiirini okuduk içten gelen sevgiyle
Amy Lowell da oradaydı, ona sitem ettim ben
Dedim: "Pound'a yaptığın ayıp oldu harbiden"
3 saat yol gittim buluştum Poe'yla mezarında
Güzel Ayyaş kilise bahçesinde dindarlar arasında
Hegel'in mezarı Berlin'de Brecht'in biraz ötesindeydi
Brecht'in çalışma odasından Hegel görünmekteydi
2 aylıkken gömmüş küçük Sophie'yi Dostoyevski
Bankta otururken babası yanıma geliyordu sanki
Bodrum'da ne güzel yaptı oğlu mezarını İlhan'ın
Mezarı da kendi gibi sade düşüncesi dünyanın
Bebek'te her gün geçerdim Aşiyan'ın önünden
Beyatlı, Tanpınar, selam alırdım Attila ağbiden
Kaç kişi bilir Şeyh Galip'in Tünel'de varlığını
İbrahim Müteferrika'nın az ötesinde yattığını
Uğradım Namık Kemal'in, Akif'in mezarlarına
Haşim'in mezarı iyi geliyor insanın duygularına
Evet, en son James Joyce'a gittim Zürih'te
Pound gibi poz verdim, ruhlarımız birlikte
Şimdi saymayayım diğer mezarları tek tek
Ölmek yok Melville'in mezarına gidene dek
"biz punk aşıklar başka neler yapıyoruz"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Biz punk aşıklar bir sayı bitince diğer sayı için hazırlığa başlarız
Kiminin ağzına bal çalar kimilerini taşlarız
Sevdik mi tam severiz unutmayız ağlarız
Gıcırdayan kapının menteşelerini yağlarız
Kimseyi hor görmeyiz ezilenden yanayız
Ezeni ezeriz, isyan sıvısını akıtan vanayız
Ayinemiz işimizdir çok konuşmak hamallık
Bir kusurumuz var; fazla duygusallık
Meraklıyız pek çok şeyle oluyoruz alakadar
Herkesi memnun edemedik, elimizden gelen bu kadar
Deve kuşu dişsizdir sindirim için günde 1,5 kg taş yutar
Punk aşıklar sizi yarı yolda bırakmaz verdikleri sözü tutar
Sevgimiz burada, kalbimizdedir, lüzum yok tezahürata
Biz de isteriz gülüp eğlenelim biz de isteriz gırgır şamata
Zaman akıp gidiyor bizi pek de almadan ciddiye
Biz de onu takmıyoruz hatta yazıyoruz reddiye
Herkes istediğini düşünür istediği gibi takılır
Testerelik bir iş olunca icabına bakılır
Kendini bir halt zannedenlerden gıcık kapıyoruz
Biraz da sen söyle İzmirli biz punk aşıklar başka neler yapıyoruz
İZMİRLİ AHMET :
Punk nedir bilmeyene punktan sual sorulmaz
Sid Vicious sevmeyenle güzel yuva kurulmaz
Punk en güzel duyguların adamıdır
Punk dünyanın bize ait tarafıdır
Punkta gerçekler derindir duygusaldır
Sen de gel kardeş, punk kamusaldır
Punk hem ahlâk hem sınırsızlık
Punk hem sınır hem ahlâksızlık
Punk'ı mahalle kavgası sananlar var mı?
Onların kalbi kuru, hepsi birer hilekâr mı?
Punk temiz bir yürek, yüksek bir zekâ ister
Lekesizlik mücadelesidir Punk, kaldırmaz ezber
Punk dediğin Karacoğlan'da da kendini bulur
Bak ne demiş işte: "Ağacın iyisi özünden olur"
Punk içeriden gelen bir saflıktır tertemiz
Öyle planlı programlı değiliz hiçbirimiz
Senin çöpe attığın bil ki bize değerli gelir
İyi fikir bu devirde sizden uzak devşirilir
Birimiz Jüpiterli, birimiz İzmirliyiz
Gerçekleri tartıyor eldeki terazimiz
Oyalanın siz birbirinizin gölgesinde
Bir yere varılmaz yüksek sanat sayesinde
"Kendimi bu kadar çok okumam yoksa
bendeki megalomaniye emsal mi"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Kimse bilmez sözlerimin hangisi ciddi hangisinde var ironi
Uçmayı bilenleri yanıma alıp jüpiter'de kurdum koloni
Şiirde Ekmeğimi taştan çıkardım etrafımı gözleyerek
Kendi canımı yaktım çok düşünüp özleyerek
Bildiğimi yaptım boş sözlere kulak asmadım
Aynı deliğin üzerine ikinci kez basmadım
Felek kötüyü söyletti abesi anlattırdı
İnancımın büyüklüğü isyanımı da arttırdı
sükutu hayale uğradım sardı ruhumu hafakan
Biraz da şansın olacak gelmesi için bir araya iki yakan
Bunları ne için yapıyoruz ne işe yarıyor ki şiir miir
Desem de yazdıklarımı okumak en çok bana keyif verir
Bu sende de oluyor mu İzmirli sence bu normal mi
Kendimi bu kadar çok okumam yoksa bendeki megalomaniye emsal mi
İZMİRLİ AHMET :
Memo bak ne güzel, bahçelerde pırasa
Kalpler güzeli arasa
O işte müziktir, şiirdir, sinemadır, resimdir
Bu insanın anlatısıdır, gerçektir, dirimdir
Normaldir insanın kendi anlatısına düşkünlüğü
Çünkü sen oradasın, sen kullandın o özgürlüğü
Kendinle konuşmak için sen de kendini okuyacaksın
Sonra yenilerini yazıp duracaksın
Megalomani buna demeyiz bizler
Megalomanide işin içine başkaları girer
Kendini kendine konu edinmen bir yazar için normal
Ama tabii hiçbir şeyi etmemek lazım suistimal
Bak Bodler şöyle tanımlamış 156 yıl önce
Dönüp arada bakabiliriz gerekince
"Özgün, gösterişsiz, onay ihtiyacı duymayan
Anonim kalma arzusunu ta içinde saklayan
Her şeyiyle ortada, gizlisi saklısı olmaz
Dünyaya bakar bakar bakmaya doymaz"
Bu sayılır modern anlatının hâlâ bugünkü tanımı
Kendini okudukça bilir insan dostunu düşmanını
"Erkeklerin bazısı neden sarılmaz öpüşmez de kafa tokuşturur"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Yaşarken zorluk çektim kendimi hep garipsedim
Üzüldüm çok neden kimseye benzemiyorum dedim
İşe gülünçlük katsa da Uzaylılık zor bir şey
Kulağa şaka gibi geliyor fakat beni yoruyor epey
Patlayacak haldeyim ama işin içinden çıkamıyorum
Dolu bir tabanca elimde hiç bir yere sıkamıyorum
Yani herkesle konuşamıyorum sizin anlayacağınız
Bu yüzden hissediyorum kendimi yapayalnız
Sanki kördüğümle bağlıyım bir türlü çözemiyorum
Denizde yüzüyorum da havuzda yüzemiyorum
Bende olan kimsede yok bunun altını çizerim
Bir tane Memo var aranızda gezerim
Yufka yürekliyim diye imandan çıkarmayın insanı
Eşekten düşmüşe çeviririm damarıma basanı
herkese istediğini vermek benim en önemli artımdır
İstanbul'un en büyük kumarbazıyım Allah joker kartımdır
İzmirli yine bir şey aklıma geldi sana sormak için bremın
Biliyorum kızacaksın hiç alakası yok çünkü bununla yukarda anlattıklarımın
herkes bir yere sürüklenir bir tarafa koşturur
Erkeklerin bazısı neden sarılmaz öpüşmez de kafa tokuşturur
İZMİRLİ AHMET :
2 erkek ne çirkin oluyor kafa tokuşturunca
Kafanın sol üstü sola - çene sağa kayınca
Sonra sağ sağa - çene sola dönüyor
Kimse artık severek birbirini öpmüyor
Gerginlik erkeğin fiyakası olmuş
Canlılık gitmiş, neşe kaybolmuş
- Dur bakalım
Sen ne diyorsun İzmirli, erkek hafiflik yapmaz
Erkek asaldır, kurucudur, öpüşmek yakışmaz
Canlılık erkeğin ayıbıdır
Atalet yiğitler yoldaşıdır
Mesela, yolda gördün çok sevdiğin kankanı
Kollarını açıp sevindin, kaynadı kardeş kanı
Ama olmaz, birden yavaşlayıp duracaksın
Slow Motion stayla kafayı tokuşturacaksın
Coşkuyla kafa tokuşturulmaz, fiilen zorluyor
Erkek erkeğe sevgiyse fizyolojimize uymuyor
Altın saat yakışır bize, sivri pabuç yakışır
Ama erkekte neşe sanki kirli çamaşır
İçinden bir ses der ki sarıl, öpüş, dostundur
Sonra bir ses bastırır: ileri gitme, sakin dur
Çok ayıp, erkek geçmez beş duyunun ötesine
Ölçüsüzlük derim yanağın yanağa değmesine
10 yıldır öpüşmez tokuşur oldu efkârıumumiye
Kadınlar da tokuşsun, tamamlansın Yeni Türkiye
"parlak gençleri buldun var mı gelecekle ilgili kaygın"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Sana bir şey söyliyim mi İzmirli ben bu şiirleri okusunlar diye yazıyorum
Haliyle düşe düşe böyle bir çağa düştüğüm için kaderime kızıyorum
Yaptıklarımız boş bir uğraş mı oyalanmak için meşgale mi
Eğlenmek için daha etkili bir yöntem olur yakıp kül etmek alemi
En azından her şey biter ızdıraptan kurtuluruz
Burada vedalaşıp altlarından ırmaklar akan yerde buluşuruz
Karamsarlığı burada kesip boş ver deyip geçicem
Şımarıklığı sevmediğimden içime atıp bu gece de içicem
Kim ne düşünürse düşünsün zaten derdim bana yetiyor
Ülkeyi maalesef hiç sevmediğim insanlar yönetiyor
Bir giysi almak istersin ya bedeni uymaz ya kazıktır
Ama güzel gelişmeler hiç olmuyor desek bize yazıktır
Kartallar yüksek Uçar alçakları kerhane dergicilerine bıraktım
Olacaklarla ilgili içim rahat merak ettim açıp levhi mahfuza baktım
Yakışıklı kral affetmez aptallara yok tolerans
Son günlerini yaşıyorlar Bende kafa var onlarda şans
İzmirli her şeyin doğru anını bekleyip içimizden geldiği gibi yaşayalım
Şiir direnirse kazanacak kesin bilgi bu, lütfen yayalım
Yıllarını verdin sonunda bir yere vardın bir ismin var saygın
Beni ve başka parlak gençleri buldun var mı gelecekle ilgili kaygın
İZMİRLİ AHMET :
Şiir ülkesinde beyaz kanatlı melekler şarkı söyler
Hayatın sırrını fısıldar rüzgârda sallanan bitkiler
Evreni örten perdeyi nazikçe kaldırır şair
Kalplerde güzel duygular güzel fikirlere dair
Şair kötülük toplumunda bir ahlâk karakolu
Bazen bilge bazen bir çocuk kadar delidolu
Şair iki kelimeden yeni anlamlar üreten zekâ
Şairin gizlisi saklısı yoktur, bilmez hiç entrika
Şairin ülkesi bulutların yanında bir masal diyarı
Şair yoksulun dostu, yoksunun umut hükümdarı
Şair çilesinden bir aydınlık çıkaran yüce kişi
Şairin içi dışı bir, şair adam sevmez gösterişi
- Ne güzel değil mi bu sözler ama hepsi yalan
Kaplan kafesi gibidir şiir ülkesi, gir de parçalan
Bir yılanlı kuyu, dipte aç bekler onlarca yılan
Kuyuya düşmeye gör, hemen sarıp saldıran
Korunmayı öğreneceksin orman kanunundan
Kapat kulağını, duyma gelen lâfı ondan bundan
Mesela Sezai Bey, kimse bulamaz onda bir leke
Adam kırk yıldır oturuyor, sanki Oturan Melâike
Ben oturamam aynı sandalyede kıpırdamadan
Biraz çamur bulaşsın varsın girdiğim çatışmadan
Diyorsun ya "bir yere vardın bir ismin var saygın"
Unut ismi, bir o yana bir bu yana yatarsın şaşkın
Benim kuralım basit, ben arkadaş arıyorum
Arkadaş buldum mu uzun yolda yürüyorum
Arkadaştır bana geleceği aydınlık gösteren
Güldüren, sevindiren, koruyan tehlikeden
Hele şairse arkadaşım, kimse bizi yenemez
Hayatta yoldaşı olanın sevinci ölçülemez
"2019 nasıl olacak sence içine neler doğuyor"
JÜPİTERLİ MEHMET :
İzmirli bizi ne zannediyorlar gelsinler onları da ağırlarız
Aramızdaki bağdan niçin rahatsızlar seviyoruz evet körler ve sağırlarız
Eski dostlar bile ayrılırken ilk iş buna takıyor
Sen cemaat liderisin Memo ağzından çıkacak lafa bakıyor
Halbuki burada bir lider varsa o da benim durum bu
Buradaki olayı hazmetmeleri için onlara önerim bir yudum su
Abi kardeş gibi olduk yıllar içinde ne var bunda yani
Hatayı kendinizde arayın konuşmak yerine malayani
Beni yönetmek imkansızdır sevgiyle çalışır bendeki motor
Çocukluk travmanızı illa bizim üzerimizde atmanız gerekmiyor
Son şansın olduğumu bilip sana el uzatmışsam tutacaksın
Yapmadıysan salaklığına yanıp o dilini hap gibi yutacaksın
Her şeye cevabım var bunu bil adımlarını doğru at
Rastgele konuşursan cenaze namazını kılar cemaat
Ortada şiirin yok oradan oraya deli dana gibi dolanırsın
Kendine müttefik bulunca beni indirebileceğini sanırsın
Çekirdek bana bunlar coolluğumu korurum
Senin tam aksine ciğerim ben attım mı vururum
İzmirli yeni yıl geldi havalar da soğuyor
2019 nasıl olacak sence içine neler doğuyor
İZMİRLİ AHMET :
2019 sen çok yaşa
Bıldır yıl belâydı başa
Ben umut doluyum elbette, Osmanlı hoştur
Atalarımız yol göstermiş, o yoldan koştur
Ben biliyorum önümüz aydınlık, sınırlarımız güvende
Mazimiz temiz, kıymayız kimseye Türk evinde
Ekonomimiz de iyi maşallah, ihracat artıyor
İş İnsanı diye bir şey icat ettik, koşturup duruyor
Bir beka sorunumuz var, onu da halledecez inşallah
Sebze meyve süt peynir her şey var ibadullah
Sezai Karakoç, en modern şairimiz
Necip Fazıl'ın zekâsıyla besleniyoruz hepimiz
Yollar var çifter çifter insanları bağlar birbirine
Üç gidiş üç geliş yol var 80 bin nüfuslu Bayburt iline
Komşularımız biraz adam olsa ne güzel olurdu
Geçen yıl yağmur büyük kentlerimizi fena vurdu
Ama geçer hepsi bu yıl merak etmeyin
Sakin durun siz de, birbirinizi yemeyin
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Toparlanın, yakışmıyor bize efkâr
Bence işte siz tam da Asım neslisiniz
Beraberliğe her zamankinden çok ihtiyaç var bilesiniz
Dalga geçtiğimi sanan yanılıyor
2019'da ülkenin önü hepten açılıyor
Bu yollar elbette zor, çok zahmetli
Cahit Zarifoğlu bu kutlu günleri görseydi rahmetli
"İzmirli nasıl geçti günler okurken yatılı"
JÜPİTERLİ MEHMET :
cingifede doğdum İzmirli fakat orada kalmadım
İhtiyacım olmayan şeyleri yanıma almadım
Gördüm ki nere gitsem orda farklı alışkanlık
Su gibi olmak lazım, gerekiyor akışkanlık
Birinin ak dediğine öteki diyor yok kardeşim kara
Dedim Memo bu iş böyle olmayacak sen kafa dengini ara
O da kolay bulunmuyor beynim garip bir kimyanın esiri
Çocukluk günlerimin geçmedi üzerimden tesiri
Sonra hasbelkader işte şiire merak saldım
Dedim yazarsam belki iyi gelir burama geldi daraldım
Bir yanda hayat kavgası var bir yanda İllüminati
Her ortamda bulunmam kurallarım var kati
Kitaplarım falan yayınlandı işte Mehmet molla maaşsız
Çok şükür kalmadım uzay Yolunda yoldaşsız
Kıymet bilmek gerekli çünkü gelmez bir kez giden
5 kuruş kazancım olmadı çıkardığım dergiden
Anlamazsın dedim diye kızıyorsun bazen ben doğuluyum sen batılı
Lise yıllarını anlatsana İzmirli nasıl geçti günler okurken yatılı
İZMİRLİ AHMET :
İnsan anlar Memocum, anlamamak olmaz
Sen İzmirliyi anlıyorsun da o seni niye anlamaz
İtiraz edince anlamadık sanıyorsunuz
Muhafazakârlıktan bazen gurur duyuyorsunuz
Doğularda var bu kaderiyle övünen boş gurur
Azıcık eleştirsek hemen alınır saklanan mağrur
Halbuki siz İzmirlilere "yavşak" diyorsunuz
Sonra bu dediğinize bizle beraber gülüyorsunuz
İzmir de taşra sayılırdı ben burada büyürken
Yazı güzeldi ama kışı nasıl sıkıcıydı bir görsen
Ortaokuldayken başladı yatılılık yılları
Doğu batı ne farkeder, zordur hayat şartları
Kazağıyla aynı renk çorap giyene ibne denirdi
Sağolasın İlhan Mansız
Kırmızı pabuç hayata seninle girdi
Ben okulda sadece arkadaşlığı öğrendim
Yüzüme gülen herkese duygularımı verdim
Her zaman açıktım kandırılmaya
Bu bugün de devam ediyor beni zorlamaya
Biraz karışık anlatacağım, seviyorum karışıklığı
İlk defa bir sınıf arkadaşımla yaşadık aşıklığı
O zamanlar İzmir sanma şimdiki İzmir'di
Yine de bir aşk yaşayacak açıklık bize verildi
Tam o sırada evde iflas sonrası hazırlıklar
İzmir'de aşkla şiiri birleştirir sıcaklıklar
Sonra tek tek keşfettim yazarları şairleri
Bir çocuk nasıl şaşırır öğrendikçe fikirleri
Ne bileyim işte sonra her gece yazlık sinemalar
Aşıkların o devirde yaptığı gizli mektuplaşmalar
Anneler evde yokken girilirdi koyun koyuna
Saçma geliyor şimdi çektiklerim aşk uğruna
Bilirsin ben ilk aşkı anlatmaya doyamam
Sayfalarca yazdım ama yine de tam anlatamam
Bir çocuk bir çocuğa açılınca dünya da açılır
Çocuklar ayrılırsa açılan kapı birdenbire kapanır
Benimki kapanınca ben çok fena olmuştum
Ankara İstanbul dolaştım, bak seninle buluştum
Bizi ayıran şeylere bakma, bazı şeyler buluşturur
Buluşturan şeylere bakalım, esas mesele budur
"Kendimi düşünemiyorum nasıl olurdu doğsaydım gay"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Uykum var işteyim eve gitmek istiyor canım
Değişken ruh halim için bulamıyorum bir tanım
Cinsiyetci olmadığım için pembe önlük giyiyorum
Bana seni soranlara evlenmiş boşanmış diyorum
Bunu da böylece etmiş olayım itiraf
Eğer üzdüysem senden istirhamımdır af
Vallahi içimde yok kimseyi kınamaya eğilim
Ama ve lakin diyemem %100 homofobik değilim
Sonuçta cancazım biliyorsun ben de Türkiye'de büyüdüm
Her ne kadar jüpiterden gelse de yaşama içgüdüm
Bugüne kadar sana bu konuda bir yanlışım olmadı öyle
Bir terbiyesizlik yaptımsa burada herkesin içinde söyle
Amacım gelebilecek tepkilere karşı seni önceden koruma
Birisi dostluğumuzu sorgulamaya kalkarsa gider zoruma
Bizim orda biraz saç uzatsan sana tekerlek derlerdi
Sen daha iyi bilirsin topları yakaladıkları yerde mikerlerdi
Bu da gösteriyor ki hayatınız zor geçti Ahmet bey
Kendimi düşünemiyorum nasıl olurdu doğsaydım gay
Eminim senin bu konuda söyleyeceğin şeyler vardır
Meydan senin İzmirli al hıncını koma hakkını kimsede yardır
İZMİRLİ AHMET :
Bu işin en zor tarafı senin benden korkman değil
Ben kendimden korksaydım eğer, olurdum sefil
Senin "evlenmiş boşanmış" demen beni çok üzmez
Ben dersem "evliydim, boşandım", hayat çekilmez
En zor tarafı insanın kendine olan mücadelesidir
Bir çip gibi beyne yerleşmek homofobinin ilkesidir
Bakarsın insanın sevgi açlığıyla yapmadığı kalmaz
Başkasının onayı için söylenen yalana dayanılmaz
Gençtim daha çalışma hayatının hemen başında
7-8 kişi ibnelerle dalga geçiyordu toplantı odasında
"Dalga geçmeyin, ben de ibneyim" dedim birden
Buz gibi soğuk bir rüzgar esti Sibirya illerinden
Sonra çok samimi arkadaşlarım oldu aralarında
Demek ki insanın esas yuvası evi kendi sırtında
Düşün, ibnesin çirkinsin fakirsin, hepsi doğuştan
Nasıl galip çıkarsın silahsız kaldığın bu savaştan
Başkasının iyiliğini düşünmek insanın geninde var
Annemin kabul ettiğini komşu etmezse kaç yazar
Yolda gördüm gizli açık ince kalın bir sürü şiddet
Bazen benim de göğsümden yükseliyor hiddet
Ama çok sıkı hetero dostlarım oldu sizin gibi
Hepinizi biraz ibne yaptım, kahrolsun homofobi
"Cinsel hazzı azaltır mı kesilen sünnet derisi"
JÜPİTERLİ MEHMET :
Her şey yalan da baddest gerçek bu böyle biline
Gezdim dünyayı sonunda geldim Edirne iline
Ayak altında dolaşanların bir bir ezildi çoğu
Su gibi akarak ilerledi sokağın dahi çocuğu
Nasıl geldik hayret tek parça halinde bu yaşımıza
Bu sefer de gergedan gribi çıkardılar başımıza
Her atışım indirmek için boşa şarjör harcamam
Şiir benim silahımdır ve her zaman doludur tabancam
Baştan biraz avans verdim ve fakat game over
Yerine göre sergilendi mizacım gereği her tavır
Velhasıl şiirin pastörü laboratuvarında geçirmekte geceyi gündüzü
Sağır duymaya başlar da baddest'ı sürsen körün açılır gözü
Devlerle güreştim ejderhalarla savaştayım
Bir skopi cihazının başında İsa'nın çarmıha gerildiği yaştayım
Kılıç gibi keskin olmalı yazdığımız her dize
Punk aşıklar keyifli okumalar diler hepinize
Ya İzmirli bir başladık böyle sonra geldi gerisi
Cinsel hazzı azaltır mı kesilen sünnet derisi
İZMİRLİ AHMET :
Kaçış yok, ben senin cep Google'ınım
Bir soru sor, cevap için çırpınırım
Penis başı açıkta kalınca keratinleşme oluyormuş
Dokulara keratin dolunca hassasiyet azalıyormuş
Keratin bir protein, dokuyu sertleştiriyor
Tırnakta olduğu gibi, hisle keratin çelişiyor
O yüzden cinsel hazzı azalttığını iddia ediyorlar
Ama uzmanlar "olur mu öyle şey, ne saçma" diyorlar
Biliyorsun şehir efsaneleri içinde yaşıyoruz
Çağımızı sevip sevmediğimizi bile bilemiyoruz
Cinsel haz azalsa ne olur, burası Türkiye
Mutsuzluğun kokusu gerçek, gerisi hikâye
Farzet ki fırsat bulup başını kaldırdı küçük Memo'n
Az hissettin çok hissettin, boş ver, çalıştı ya dinamon
Hâlâ inanamıyorum kimden çıktı o Kabataş yalanı
Nasıl hayal etti o fanteziyi bu ülkenin insanı
Diyebilir miyiz o yalana yol açan şey keratindir
His azalınca git kendini fantaziyle neşelendir
Nereye gitsem duyuyorum ıslak bir karakol kokusu
Allah'ım yardım et, geçsin bu milletin beka korkusu