ŞAİR: Şair olmak hiç alkışlanmamayı da göze almayı gerektiriyor. Çok iyi başladın diyelim. Herkes beğendi, bunun üzerine mi yaslanacaksın. yeni bir şey yapmayı göze alabilecek misin, eski okurlarını kaybetmeyi. Bu ne ya, bunlar şiir mi diye burun kıvırmalara dayanabilecek misin. İlk yaptıklarının üzerine çıkamama korkusuna teslim mi olacaksın. Duygu kankaytsınların senden çok sevilmesine tahammül edebilecek misin. Yalnız kalmayı gözün yiyor mu, yaptığın işin hiç kimseden takdir görmeme riskine hazır mısın. Kimseyi yok edemezsin, iyi şiirin her zaman kazandığı gibi bir kural da yok, sabırlı olabilecek misin, sinirlerin ne derece sağlam, şiirle aranda kurduğun bağa ne olursa olsun sadık kalabilecek misin.
Herkes kendi görüşünün en doğru olduğuna inanırken, en kalabalık güruh hangisiyse onun rüzgarına kapılıp gidecek misin.Günün birinde bir hiç için uğraşmışım meğerse deme ihtimalini düşündün mü. En başında, seni şiire çeken o her neyse o şey, onu hiç unutmaman lazım.DTA YIKIM&YAPIM KAYITLARI:
Şeyler ligi: Rıdvan'ın şeyler ligi kitabını okudum. Güzel kitap. Kelime seçişleri ve dize kurma becerisi çok başarılı, anlatımı tek düzelikten kurtaran hamlelerle zevkle ve kolayca okunuyor bütün şiirler. Hemen hemen aynı şekilde yazılmaları ve aynı sesle olmaları bir süre sonra sıkıyor ama. İyi öğrenilip, çok çalışarak kusursuzlaştırılmış bir formülün defalarca tekrarı gibi. Zeki bir adam Rıdvan, nedense bu zekasını sürekli kanıtlama peşinde, belki de değil kişiliği öyle bilemem ama eksik bir yan varsa bu şiirlerde, zeka şovlarının alttan alta hissedilen o hayal kırıklığı içindeki kalbi kırık çocuğun okuyucuya geçmesini önlemesi.
Sinan: Ahmet Güntan'dan bir tane (en az) güzel şey öğrendiysem, o da, birinin şiirini beğendiysen bunu açık yüreklilikle ona söyleyeceksin. Bu senden bir şey eksiltmez. Ondan kaç defa benim ya da bir başkasının şiiri hakkında övgü dolu sözler işittim. Bir şiiri beğenince, bu beğenisini hem şairine, hem etrafındaki arkadaşlarına söylüyor. Türkiye'de sık rastlanan bir özellik değil bu. Bunu bizim akranlardan da en sık ve bariz bir biçimde Sinan yapıyor. Bazen lüzumsuz yere teveccüh gösterdiği kişiler de olmuyor değil ama Sinan bunu bir çıkar gütmeden, kişiliğinin gereği olarak sergiliyor. Bunun sonucunda da öyle sanıyorum ki başkalarının gözünde, aslında pek çok şairden bir eksiği olmamasına rağmen, Sinan'ın ıskalanma riski doğuyor. Öztek, yalancı ve üçkağıtçı ve baş kabiliyetsiz yancı Öztek, her nedense Sinan'ın 160 kitaplarının ortalaması şiirler üreterek var olduğunu söylemiş. Ben böyle düşünmüyorum. Sinan'ın, özellikle son kitabı üzüntü sabiti'nde yakaladığı düzeyi, Öztek'in hiç bir zaman yakalayamadığını, yakalamasının da mümkün olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Yani boş yapıyorsun sayın yancı Öztek. Odacıları küçümsemek gibi olmasın da, bu Öztek'te tam odacı tipi var, zile basarsın oralet getirir. Ama onların da bir şerefi var.
eksikten oradan: Bütün iyi şairler obsesif midir. Bilmem. İsmail aslan'ın şık kıyafetlere karşı garip bir takıntısı var. Bir de acı çeken adam selfiesi paylaşımlarına ara vermeden devam ediyor. Biraz tanıdığım kadarıyla, biraz da başkalarından onun hakkında duyduklarım, İsmail'in bunları ilgi çekmek için yapmadığı konusunda ikna olmamı sağladı. 35 yaş hayli genç sayılır aslında ama İsmail yaşından biraz daha yaşlı bir şiirin peşinde gibi. Belki de kendini öyle hissettiği için. Bazı düşünceler çok fazla tekrar ediyor, içindeki yoğun acıyı şiire aktarmak için çaba içine girince, yazdığı şiirin düzeyi bildiğimiz İsmail aslan düzeyinden aşağı iniyor. Kesin konuşmaktaki ısrarı ya da atıyorum "insan bazen birazdır" (salladım bunu böyle bir dizesi yok İsmail'in. ama benzerleri var) gibi anlamsız dizeler de keza şiirin ihtiyacı olan zekayı aşağı çekiyor.
Bozuk: Bozuk dergisini niçin seviyorum. Çünkü samimiler. Küçümseme amaçlı olarak kullanılan ergen tanımlaması, bozuk için yergi değil ancak övgü olarak yapılabilir. Çünkü adamlar zaten ergen, hiç birinin yaşı 24ten büyük değil. Yani aslında doğru olanı yapıyorlar. Napsınlar, amca gibi mi davransınlar. Önce ne olduğunu bileceksin. İşin özü budur. Bunu bozmadıkları sürece iyi yoldalar. Ergenlik kötü bir şey değil.
assolist: assolist'in gerçek kapanma nedenini açıklayayım. çünkü dursun Göksu'nun konuyla ilgili yorumunun nasıl olacağını çok merak ediyordum. Amacım dursun'u konuşturmaktı. Bunu da başardım. O da sağ olsun çılgınlığından bir şey kaybetmediğini bir kez daha gösterdi. Seviyorum.
Türk şiirinin Binali Yıldırımı
Kızlar var sevgili okuyucu ben senden daha zekiyim
Cemaatciyim içkiyi bıraktım Tayyip zenginiyim dini bütün
Karımı seviyorum söylenmez IŞİD bizim evde kalıyor
Sevgili okuyucu diyip dururum sevgili okuyucu
Uzun dizeyi buldum ne büyük marifet mon sibeble
Rilke bunu mu demişti İsmet beethoven napıyor hakanla kankayız
Türk şiirinin Binali Yıldırımıyım naber sevgili okuyucu youtube kanalı açcam
Bakmayın üstten tavırlarıma baba parası amcam da şair
Böyle de şiirler yazdım öyle de yani ikindinin sünnetini kılmasan da olur
Sezen aksular ne yaratıcı uzun dizeler nerdesin lirik şiirleri
Bara gidelim bütün şiirlerim birbirine benzesin hakana menşın atayım
Sevgili okuyucu donkişotta öyle demiyorlar sağcılar çok sıkıcı sanki ben sağcı değilim
Sevgili okuyucu biz ayağımızda bin liralık ayakkabıyla gariban ayağına yatarız
Öyle de şiirler yazdım populist kültür ben çok zekiyim
Sonra yatsıyı kazaya bıraktım kızlı şiirler vardı işidli şiirler
Müslümlü şiirler bu şarkı fazılkoma gelsinli şiirler tırnağımı kestim
El kasiru muttakaru sünniyim neredesin gözlerin çarşıya çıkalım
Yatsı kaç rekatlı şiirler onu da yazdım sevgili okuyucu sen Salaksın ben akıllı
Hakan akıllı ben akıllı fazılkom şarkılı Twitter tepesindeyiz
Yagmurlu şeyler yazsam aslındalı onu da yazdım şiirde okuyucuyla konuşmalının bokunu çıkarmalı biz siyasiyiz
Aslında ne uzun şiirler yazsam hah deseler onu da dedim demediğim bir şey kaldı mı
Onu da dedim. Fenerli.
Botubuken: diye bir Instagram hesabı var. Benim için çok değerli birisi her kim kullanıyorsa. Maalesef ondan 10 tane yok koca ülkede. Selamlar botubuken.
Türkçe şiir: Türk şiirine Türkçe şiir diyen ya ırkçıdır, ya çok eziktir, ya belli bir kesime şirin görünmeye çalışıyordur. Başka şıklar da olabilir ama pek matah şeyler değildir onlar da. İnşallah kafanıza Türkçe şiir kadar taş düşer de kurtuluruz sizden.
Sait aydın: Sait aydın Türkçe yazarak Türklüğün ekmeğini, kaş bırakarak kürtlüğün ekmeğini yediği yetmezmiş gibi şimdi bir de son kitabını Ermenice basarak Ermenilik ekmeği yemeğe başladı. Bize yiyecek ekmek bırakmadı, resmen 3 kişilik yer kaplıyor ülkede. Bence ülkeden sürülmeli. Puhahaha.
Dinsiz vs İmansız: Bugüne kadar hakanı hep gömdüm, yerden yere vurdum garibi, o da çok zalımdı zamanında, bir nevi ettiğini buldu diyebiliriz, dinsizin hakkından imansız geldi, gerçi dinsiz olan benim imansız olan o hahah. Ama işin delikanlıcası hakanı diğer yazdığım bazı isimlerle kıyaslamam bile. Ortaya çok değerli işler de koyduğu su götürmez. Benim fayrapta 3 tane şiirim yayınlandı. Gayet de isteyerek gönderdim ve orada yayınlandığı için mutlu olmuştum. Fayrap'ın fayrap olduğu zamanlardı hahah. Belli bir yere kadar iyiydi hakan. Ama bu sonraki saçmalıklarını mazur göstermiyor.
Kafirle çatışmayı göze alan grafiker şirin: Genelde kadınlarla daha iyi anlaşıyorum. Çünkü erkekler çok sertler hahahah. Şirinle birlikte iş yapmanın en iyi yanı, elinden gelenin en iyisini yapacağına emin olman. Ben aceleciyim mesela, tez canlıyım, tamam oldu iyi böyle diyorum, şirin hayır olmadı diyor. Titiz insanlarla çalışmak gibisi yok. Hehe.
İNSAN: Aslında insan en geri zekalı hayvandır. Bütün hayvanlar ne yapacağını, nasıl hareket etmesi gerektiğini bilir, insan hiç bir şey bilmez, hata yapa yapa öğrenir her şeyi. Yürümeye başlaması bir sene falan sürer, konuşması 2 sene. Güya sudan gelmiştir ama panik yaptığı için yüzemez. Bir hayvan ya yüzebilir ya yüzemez, yüzebilecekken panik yaptığı için boğulan bir insan var. Flamingolar niçin yay gölüne gidiyor çünkü göl, yakınındaki Erciyes dağının etkisiyle mineral tuzlarla dolu, insan bunu ancak araştırırsa bulur, hayvan kendi gidiyor, tabii çok tuzlu o göl herkese uygun değil. Koyunları ve keçileri kendi haline bıraksan yaban koyunu ya da yaban keçisi oluyor.
"Orta kulaklarındaki inanılmaz gelişmişlik sayesinde muazzam dengeye sahipler, tırnakları ona göre evrimleşmiş vantuz gibi tutuyor üstünde durduğu kayayı, dikdörtgen göz bebekleri görüş avantajı sağlıyor, kulağı iyi, gözü iyi, kurt gelince kaçmaya hazır bu hayvancağızları insan oğlu gelip evcilleştiriyor. Başına da aslında kurt soyundan gelen çoban köpeğini koyuyor. Köpek, aslında yemesi gereken hayvanı korumaya başlıyor. Boyun bölgesi zayıftır, boyundan alınan yaralar ölümcül olabilir. O nedenle bu köpeklerin boynuna dikenli tasma takarlar. Ne köpeğin köpekliği kalıyor, ne koyunun koyunluğu. İnsan, el attığı hayvanları da kendine benzetiyor. Kendi gibi neyi ne için yaptığını bilmeyen hayvanlar. Bir tane belgesel izledim, bir tane ayı 5 tane kurda karşı wintsun'un 10. Programını uyguluyordu. O ayıyı alıp evcilleştirsen, vur ensesine al lokmayı bir insan olur. İnsanoğlu kendi mal olduğu için bütün âlem de kendi gibi mal olsun ister. Bir koyun yanlışlıkla yüksek bir yerden düşse diğer koyunlar bir bildiği var herhalde bunun diyip onun peşinden atlamaya başlar, çoban onları durdurmak için ne yaparsa yapsın engel olamaz atlamalarına, hayvanlar kilitlenmiştir, ondan sonra bunlar niye durup dururken intihar etti diye kara kara düşünür insan, yahu ne intiharı. Hayvanlar sizle geze geze aptala döndü. Verdiniz hayvanlara ilaçlı, GDO'lu otları ondan sonra bu hayvanların gübresi niye para etmiyor. Bugün en kaliteli gübreyi yarasalar dışkılıyorsa sizinle takılmadıkları için. Neyi yiyip, neyi yemeyeceklerini bildikleri için. Kör falan da değil ayrıca yarasalar, senden benden iyi görüyorlar. İnsan taklit ederek öğrenir, konuşması, davranışları, düşünceleri, inançları vs hepsini başkasından görüp kopya eder. Herkesin, gördüğüne, bildiğine, duyduğuna, yetiştirilme tarzına göre davranışları birbirinden farklı o yüzden, birbirini hayatı boyunca hiç görmeyen iki zürafa ise aynı şeylere aynı tepkiyi verir, biri ne biliyorsa öteki de aynısını biliyor ve bunları biri onlara öğretmiyor. Mesela tehlike anında kuyruklarıyla işaretleşmeleri gerektiğini.DEMOKRASİ: Demokrasinin aslında hiç de sağlıklı bir çözüm sunduğu yok. boşu boşuna çok iyi bir şey gibi gösteriliyor. İktidar'ın dışındakiler demokrasinin nesini övüyor anlamadım. Burası demokratik bir ülke diyorlar bir şey olunca, sorun da orda zaten halbuki hahah. Bugün bir anket yapsak, şiire yeni başlayan biraz alımlı bir kız benden daha iyi şair çıkar. Demokraside daha çok takipçisi olan daha iyi şair oluyor, böyle bir saçmalık kabul edilemeyeceğine göre demokrasi çok da matah bir şey değil demek ki. Herkesin oy hakkı olamaz yani. Çok basit. Demokrasi aslında bir ezilme nedenidir, azsan her türlü kaybediyorsun böyle adalet olur mu.
Hayvanlar arasındaki güç mücadelesini anlamak : aslanı birebirde yenebilecek çok hayvan var, fil gibi bufalo gibi gergedan gibi vs. aslında biraz cesur olsa zürafa bile yener aslanı, biraz hadi züri diye gaz vermek lazım, sağlam tekmeleri var ama anatomik açıdan o tekmeyi istediği gibi yapıştırması kolay da değil, ıskalama riski yüksek çünkü ön ayağıyla değil arkadaki ayaklarıyla vurabiliyor, çifte atıyor yani, arkası dönük bir şekilde vurduğu için de biraz körlemesine vuruyor, bu da isabet ettirme şansını azaltıyor aslan gibi hareketli bir düşmana karşı.
Peki aslanı alt edebilecek bu hayvanlar niçin çıkıp da aslanlara haddini bildirmiyor, yeter lan defolun gidin yoksa alayınızı mahvederiz demiyor, çünkü kardeşim ne büyük tesadüf ki bu hayvanların hepsi otçul. Aslan onları avlamayı becerebilse aç karnını doyuracak, bunlar ne yapacak aslanı öldürüp, ne yiyebilirler ne bir şey yapabilirler, ceset ortada pis pis kokar, vicdan azabı içinde psikoza girerler. Zaten filler gelişmiş hipokampüslerinden dolayı çok duygusal canlılar, ölülerinin ardından yas tutan, depresyona falan giren içli hayvanlar bunlar.
SIKIŞIKLIK: Bir sıkışıklıktır gidiyor. Hiç bir şey yazamıyorum. Manisa'ya geldim. Televizyonda ufak tefek cinayetler diye bir dizi var. Hiç bir şeyden bahsetmek istemiyorum. Hayatımla ilgili bir çok şey sır olarak kalsın. ne haliniz varsa görün ey insanlar. Her gittiğim kafede çay içerim, menüye bakmam bile. Canımı sıkmayın benim. Gidin neyi okuyorsanız okuyun. Kimi seviyorsanız sevin. inanmıyorum hiç bir şeyinize. Yalandan bıktım. Hava almak için dışarı çıkınca, üşüdüğüm için içeri dönmek zorunda kalmaktan bıktım. Hiç bir lokanta güzel yemek yapamıyor. Kafamı karıştıracaksanız hiç konuşmayın daha iyi. Bütün kuşlar bir yere konmak zorunda. Ekmeğin dışı çıtırken içi nasıl bu kadar yumuşak hiç düşündünüz mü. Katkı maddesiz bu nasıl olabilir. Hiç bir tarihi mekan ilgimi çekmiyor. Başlarım senin manzarana. Huzur ver huzur. Her yerin bir değişik peyniri var. Bir kartal kırk yaşına gelince gagası uzayıp kıvrılır, kanatları kartlaşır, pençeleri eskisi gibi tutmaz olur, önünde iki seçim vardır, biri ölmek, diğerinde yüksek bir yere çıkar ve vura vura gagasını parçalar, kanatlarını yolar, pençelerini söker sonra hepsi yeniden çıkar ve kartal yeniden doğmuş gibi hayatına devam eder. 20 yıl daha yaşar peki 20 yıl sonra aynı şeyi neden yapmaz ya da yapamaz, bir yerde ölmek zorunda kalır, demek ki ilham verici diye sunulan bu hikayenin bir eksik noktası var, olmayınca olmuyor demek ki, zaten yalan bu, kartalların böyle bir şey yaptığı falan yok, efsane üretecekseniz gerçeklerden üretin kıçınızdan uydurmayın, kartalların ömrü 20 yıl falan bir kere. Gagasını parçalasa kan kaybından ölür hayvancağız. Neden tuvaletler fayansla kaplıdır. Hiç bir şeyin değiştiği yok, karamsar olmaktan usandım. Sanki bir şeye çözüm bulabildiniz, bir açıklama getirebildiniz sorulara. 80'ler şairisiniz hepiniz, bizim giyinmek dediğimiz şeye siz soyunmak dersiniz, gidin hangi memleketin neyi meşhursa onu yiyin. Soner yalçın o kitapları kendi mi yazıyor zannediyorsunuz. Gidin doğadaki savaşı görün. Ona buna yaltaklanıp durdunuz kendinize yayıncı ararken. Birazcık iyi niyet görsem sizin için üzülecektim. Tavuk eti, erken ergenleşmeye neden oluyor. Hepiniz bir arkadaşınızın düğününe gidin. Sanki siz evleniyormuşsunuz gibi sevinin. Başlarım sizin çekip paylaştığınız fotoğraflara. Gidin vejetaryen olun. Bundan sonra et yemenizi yasakladım. Ata Demirer'in filmine gittiniz de ne oldu. Çok mu güldünüz sanki. Gidin sinema salonlarında mısır yiyin, patates kızartmasına cips diyin.
Karşıma çıkmayın sanki hayatınızdan hiç memnun değilmişsiniz gibi. Kurs kurs, etkinlik etkinlik dolaşıyorsunuz. Kargalar uzun ömürlü zannediyorsunuz, güya 100 yıl yaşıyorlarmış, 10-15 yıl anca yaşıyor kargalar, Allah'ın salakları.
ACUN VE ŞEYMA
Merhaba ben acun. Ben de Şeyma. Uzaydaki bulgularını saklamak için kırk takla atan NASA, Türkiye'yi oyalamak için de bizi gönderdi. Tek başına acun yetmez bunun bir de şeyması lazım dediler, onu eklediler.
Böylece biz acun ve Şeyma olarak aslında düz olan dünyanın yuvarlak olarak bilinmesi projesi için arzı endam ettik. Siz enayi gibi bir bizim evlenmemizi, bir boşanmamızı, bir Acun'un verdiği nafakayı, bir şeyma'nın storylerini tartışadururken, Amerika gök kubbeyi silahlandırıyor. Dünyanın tepesine doğru dikine uçan bir cisim sonunda kafasını gök kubbeye çarpar. Camiler neden kubbe şeklinde. Yılların tepsi dünyasını yuvarlak yaptılar keriz gibi hepiniz yediniz. Yok ben (Şeyma)Acun'un kutusundan çıkmışım. Pardon Acun benim kutumdan çıkmış. Kutsal ahit nerede. Herkes onun peşinde.
Peki siz trump'ın aslında Alman olduğunu biliyor musunuz. Kafatasçı. Şeytana kurban vermek için, evvelsi gün bir kız çocuğunu, ağzına cinsel organını sokmak suretiyle boğarak öldürdü. Bütün bunların bilinmemesi için acun ve Şeyma lazımdı. Acun mesela şu an ayrıldığımız için depresyonda, ben Şeyma ise henüz inkar etme aşamasındayım, storylerime bakıp bakıp neyi ima etti bu şimdi diye kumrular gibi düşünün bakalım. Ahmet Kural sılayı dövdü mü dövmedi mi hadi bunu tartışalım, bence sıla yalan söylüyor, kolundaki morluklar sahte zaten kül tablasıyla dövülen bir insan ölür. Peki ateistler niçin ensest ilişkiye karşılar. Bunun derininde yatan ahlaki gerekçe, dini değil mi şimdi. Gülben ergeni hiç sevmiyorum, gülben Ergen demeyin bana. Kutsal ahit Türkiye'de bu kadarını bilmeniz yeterli. Leonardo da Vinci de zaman yolculuğu yaparak 500 yıl öteye gitti. 1519dan. Şu an 2019da sizi bekliyor, sırf bizim yüzümüzden Leonardo önünüzden geçse fark etmeyeceksiniz. Sizce ben inkar aşamasını geçip ne zaman depresyona gireceğim, ben Şeyma, yani 5 ay önce verdiğim söyleşide Acun'un bana çok aşık olduğunu söyledim, sahi biz niye evlendik ki, çocuk da vardı, örf ve ananeye önce ters düşüp sonra düz düşerek halka güzel bir mesaj verdik, cumhurbaşkanımız da bu güzel ahlak sergisi karşısında duygulanarak bizi tebrik etti.
CEVŞEN: Cebrail, Cevşeni peygamberimize getirip demiş ki, bu dua iki cihanda kurtarıyor, sakın ola bunu gavurlara gösterme. Esasta şia kaynaklı bu inanca göre Cevşenin üstüne dua Kuran'da bile yok Hahah. Bu Cevşen bir ara herkesin boynundaydı. Hatta camdan bir kapsülün içinde kolye olarak sattılar bir ara, daha çok rağbet gördü öyle. Sait ve şakirtleri savaşta zırhtan bile daha etkili olduğunu iddia ettiler bunun. En sonunda Yahudi cemaatinden Üzeyir garih'in bile cesedinin üzerinden Cevşen çıktı. Ulan Cebrail dememiş miydi gizleyin diye, işi ticarete çevirmeniz yüzünden elin Yahudisi cennete gitti aha. Şu anda cennette kesin olarak en az bir Yahudi var puhahaha
Bana gelen bilgiler 2
Bilgiler gelmeye devam ediyor. Benim inanıp inanmadığım önemli olmadığı gibi sizin de bunlarla alakalı ne düşündüğünüz umrumda değil -umrumda değil sert oldu, önemli değil yani- ben köprü altında yazdığım şiiri dereye kağıttan gemi yaparak salarım. Ondan sonrası ne olur bilmem.
1) Kutsal ahit, yani tabut'u sekine, Türkiye'de diyorlar, peki onun ne olduğunu biliyor musunuz. Tabutu sekine'nin ne olduğunu açıklıyorum evet hazır olun. Tabut'u sekine bir rivayete göre Risale-i Nur külliyatıdır puhahaha. Şimdi size daha acayip bir bilgi vereceğim. Stalin'i kim öldürdü. Bu ruh hastasının nasıl öldüğü tam bilinmiyor, odasına girilmesini yasaklamış, bir rivayete göre labirent şeklinde yaptırdığı odanın yolunu bir tek kendisi biliyor. Peki nasıl öldürüldü ve öldüren nasıl kaçmayı başardı.
Stalin'in deccal olduğu iddia ediliyor. Yani bu rivayete göre deccal geldi ve öldü bile. Burada şöyle bir sorunumuz var, deccalin Yahudi kavminin içerisinden gelmesi ve kısır olması gerekiyordu. Stalin bilindiği üzere Yahudi değil. Troçki yahudi mesela ama Troçki de deccal olacak bir şey yapmaya fırsat bulamadı garibim. Her neyse stalin'i kim öldürdü. Bu büyük sorunun cevabı İsa mesih'ten başkası değil. Beklenen Mesih dünyaya Sait Nursi'nin bedeni suretinde geldi. Peki Sait nere gitti. Bilmem, bu sefer de o göğe yükseldi zaar. Bütün o risale i nur külliyatını da İsa as yazdı. Daha doğrusu yazmadı ona yazdırıldı. Sait Kıyamete kadar risaleler gibi eser yazılmadı dedi diye megalomanlık yaptı sandınız da aldandınız. İsa geldi büyük eserini verdi, deccal'i öldürdü siz daha uyuyun.
2) iki şey insanın huyunu suyunu değiştirir. Biri süt diğeri domuz eti. İkincisinden başlayayım. Bir tane dini bütün, namazında niyazında adam bulun. Yemeğine gizlice domuz eti karıştırın. Başka bir şey yapmanıza gerek yok. Adam kendiliğinden namazı bırakıp pavyona başlayacaktır. Diğerine geleyim. Süt kardeşler niçin evlenemiyor çünkü gerçek kardeşlerden farkları kalmıyor. Bebekken emilen süt dnayı değiştirir. Bilim bunu kabul etmiyor sanırım ama neyse. Medeni kanuna göre de eskiden süt kardeşler evlenemezdi sonra değiştirdiler.
3-) green soylent diye bir film izledim. 1973 yapımı. İnsanlar açlıktan kırılıyor, onlara işte bu yeşil soylentlerden veriyorlar. Filmin sonunda anlaşılıyor ki bu soylentler insan cesedinden yapılıyor. Gerçekte böyle şeyler olmuyor zannediyorsunuz dimi.
6) Kur'an'a göre dünya düz olarak tarif edilmiştir diyenler var. Bir kısım dinciler de çıkıp yok o ayet o anlama gelmez diyor, bunlar birbirini yemeye devam ede dursun, biz gelelim amiral byrd'in günlüklerine. Bu adam diyor ki, Antartika'nın bir bölgesinde Amerika kıtasından bile büyük keşfedilmemiş bir bölge var. Bu nasıl olabilir. Ve adamın tarifinden dünyanın düz olduğu sonucu çıkıyor. Biliyorsunuz 1959 tarifli bir Antartika anlaşması var. Hiç bir şekilde bozulmayan, nasılsa bozulması teklif dahi edilmeyen bir anlaşma bu. Yani bu antartika'da bir iş var sayın ciğerparelerim. Diyeceğim şu ki ya amiral byrd haklıysa, o zaman bu, o ayet öyle anlaşılmaz, dünya yuvarlak tarif edilmiştir diyen sikko din adamları ne yapacak, zaten kuran da bunu söylüyordu mu diyecekler. hahaha.
7) sultan Abdülhamit'e koskoca japon devleti gelip demiş ki, birader biz Müslüman olmayı düşünüyoruz, iki sağlam din alimi gönderebilir misin bize şu işi anlatsın. Abdülhamit tamam siz gidin ben arkanızdan yolluyorum demiş. Sonra bunlar gitmiş, Abdülhamit demiş ulan o sağlam din alimleri benim elimde olsa zaten devlet bu halde olmazdı şuan, hahahah kelin ilacı olsa kendi başına sürer, yani japonya müslüman olacaktı nerdeyse, velakin şansa bak ortada İslamı bilen kalmamıştı, takdiri ilahiye bak.
8) Charles darwin'e türlerin kökeni kitabını,iblis yani Lucifer yazdırdı. Amaç, incilin unutulmasını ya da rafa kaldırılmasını sağlamak. Şu anda şeytancılar çok aktif ve güçlü durumdalar. Kendinize en azından ya bu keanu reaves'in niçin adem elması yok diye bir sormanızı istiyorum.
i'm the best ever. i'm the most brutal and vicious, i'm alexander, there's no one like me. there is no one who can match me. my style is impetuous, my defence is impregnable, and i'm just ferocious. i want your heart! i want to eat your children! praise be to allah